Bir bilsen bana sarılırken nelere iyi geldiğini,
Solgun yüzlü gecelerimin, ışığı oluyorsun.
Vazgeçmeyi çok denemiş,
Bir türlü hayallerinin ellerini bırakamamış bir kadının,
Düşlerine sarılıyorsun, bana sarılırken.
Yağmurun aceleci hallerine denk gelen,
Göz yaşlarıma sarılıyorsun,
Arnavut kaldırımlı sokakta, unutulmuş çocuk gülüşlerimi,
Çiziyorsun yüzüme,
Sarılırken bana.
Örselenmiş anılarımı, zamansız dargınlıklarımı,
Baharlara teslim ediyorsun, yeniden filizleniyor umutlarım.
Sen sarılıyorsun, ben iyileşiyorum.
Sen sarılıyorsun, ben yarım kalmış çocukluğumu yaşıyorum.
Sen sarılıyorsun, ben güzel bir kadın oluyorum.
Seçil OĞUZ
31 Ağustos 2014 Pazar
Gece ve ben
Gecenin gözlerinde bir rüya,
Rüyamın aklında sen.
Ay düşer yalnızlığıma,
Seni hatırlarım.
Hüzün kokulu şarkılar duyulur sesimden.
Hüzün ve sen
Gece ve ben
Ne çok benziyoruz
Seçil OĞUZ
Rüyamın aklında sen.
Ay düşer yalnızlığıma,
Seni hatırlarım.
Hüzün kokulu şarkılar duyulur sesimden.
Hüzün ve sen
Gece ve ben
Ne çok benziyoruz
Seçil OĞUZ
sen olmalısın...
Ben kapalı havaları sevmem bilirsin
Güneş alnından öpmeli sabahın
Kuşları görmeliyim dans ederken
Koklaşmalıyız ortancalarla
Bunları yaşarken sen olmalısın
Hemen yanı başımda
Saçların tenimi uyandırmalı
Ve gözlerin değmeli aydınlıklarıma
Çayıma şeker olmalı gülüşün
Gün aydın demelisin ki bana
Gün aydın olmalı
Ben kapalı havalardan çok
Sensiz zamanları sevmem bilirsin
Bilmelisin
Gün aydın demelisin
Ömrümün tüm sabahlarına
Seçil OĞUZ
Güneş alnından öpmeli sabahın
Kuşları görmeliyim dans ederken
Koklaşmalıyız ortancalarla
Bunları yaşarken sen olmalısın
Hemen yanı başımda
Saçların tenimi uyandırmalı
Ve gözlerin değmeli aydınlıklarıma
Çayıma şeker olmalı gülüşün
Gün aydın demelisin ki bana
Gün aydın olmalı
Ben kapalı havalardan çok
Sensiz zamanları sevmem bilirsin
Bilmelisin
Gün aydın demelisin
Ömrümün tüm sabahlarına
Seçil OĞUZ
Sonsuz bir maviliktir ellerin
.
Dokunsam tüm gökyüzü benim sanırım.
Bırak sanayım,
Ellerin kandırır böyle adamı.
Seçil OĞUZ
Dokunsam tüm gökyüzü benim sanırım.
Bırak sanayım,
Ellerin kandırır böyle adamı.
Seçil OĞUZ
yalan...
Yalanlarla yıkarken Dünya nın yüzünü kiri ellerimizde kalıyor. Hafızayı zorluyoruz bir önce ki söylediğimizi hatırlamak için, söz yalan olduğundan unutuluyor ama, ruhlarda derin izler kalıyor.
Sızlanıyoruz sonra kime inanmalı diye.
İyilik kılığına bürüdüğümüz kötü kalplerimiz pas tutmuş demirler gibi oluyor. Oysa rol yapmak, gerçeği yaşatmaktan daha zor. Madem iyi olmanın en güzeli olduğunu biliyoruz ve bunu rol yapıyoruz neden gerçekten iyi olamıyoruz ki.
Çıkarlar duyguları harcayacak kadar neden başını alıp gidiyor.
Bir çiçeği saran örümcek ağları gibi, kalplerimizi nasılda ele geçirmiş menfaatin uzun tırnaklı elleri.
Güler yüzü ikram etmek, tatlı dille okşayabilmek kalpleri neden bu kadar zorlaştı ki.
Oysa huzura giden bütün yollar iyi niyetlerden geçiyorken, biz neden kapatırız yollarımızı sonunda acıdan başka bir şey yaşayamazken.
Neden basarız ki çiçeklerimizin üzerlerine, sonra neden yakınırız Dünya kapkara diye.
Neyse ki "umut" denen bir şifa var.
Sızlanıyoruz sonra kime inanmalı diye.
İyilik kılığına bürüdüğümüz kötü kalplerimiz pas tutmuş demirler gibi oluyor. Oysa rol yapmak, gerçeği yaşatmaktan daha zor. Madem iyi olmanın en güzeli olduğunu biliyoruz ve bunu rol yapıyoruz neden gerçekten iyi olamıyoruz ki.
Çıkarlar duyguları harcayacak kadar neden başını alıp gidiyor.
Bir çiçeği saran örümcek ağları gibi, kalplerimizi nasılda ele geçirmiş menfaatin uzun tırnaklı elleri.
Güler yüzü ikram etmek, tatlı dille okşayabilmek kalpleri neden bu kadar zorlaştı ki.
Oysa huzura giden bütün yollar iyi niyetlerden geçiyorken, biz neden kapatırız yollarımızı sonunda acıdan başka bir şey yaşayamazken.
Neden basarız ki çiçeklerimizin üzerlerine, sonra neden yakınırız Dünya kapkara diye.
Neyse ki "umut" denen bir şifa var.
gözlerin...
gözlerin...
yüzümü okşayan,
bir çift el gibi...
Seçil Oğuz
yüzümü okşayan,
bir çift el gibi...
Seçil Oğuz
Gözlerim dalıyor çok uzaklara
Eski şarkıların hoşnutluğunda,
Deli bir sevdanın anılarıyla,
Göçmen kuşların selamlarıyla,
Yılların bıraktığı yorgunluklarla,
Gün batımıyla ben dertleşiyoruz.
Gözlerim dalıyor çok uzaklara,
Birikmiş uhdelerin dalgınlığında...
Seçil Oğuz
Deli bir sevdanın anılarıyla,
Göçmen kuşların selamlarıyla,
Yılların bıraktığı yorgunluklarla,
Gün batımıyla ben dertleşiyoruz.
Gözlerim dalıyor çok uzaklara,
Birikmiş uhdelerin dalgınlığında...
Seçil Oğuz
Bir dost gibi...
Şiiri sevdim.
Annem gibi...
Yazdım dinledi,
Halimden anlar gibi.
Resmini çizdim kelimelerle.
Seni anlattım dizelerime.
Şiiri sevdim.
Sırdaşım gibi.
Senle beni bilen,
Bir dost gibi...
Seçil OĞUZ
Annem gibi...
Yazdım dinledi,
Halimden anlar gibi.
Resmini çizdim kelimelerle.
Seni anlattım dizelerime.
Şiiri sevdim.
Sırdaşım gibi.
Senle beni bilen,
Bir dost gibi...
Seçil OĞUZ
Yalnızlığın dilinden
Susup, sadece dinlenecek şarkılar vardır, her şeyden haberdar gibi...
İç dökülecek fotoğraflar vardır, yıllanmış eşyalar vardır sahibine dokunur gibi dokunulan, anılar vardır her akla gelişinde aynı yerlere götürür ayakları, aynı sesler duyulur kulaklarda.
Geçmişte ertelenmiş, şimdilerde geç kalınmış keşkeler vardır.
Yarım bırakılmış sözler vardır.
Yürekte demlenmiş, ama sayfalarla buluşmamış saklı şiirler vardır,.
Adı unutulmamış, ama yüzünü görmeyeli yıllar olmuş dostlar vardır,.
Tanıdık parfüm kokuları, kurutulmuş karanfil dalı, baş harfi bir kalbin yanına yazılmış gençlik aşkı, bir gece, ama milyonlarca neden vardır.
Hüzünlenmek için...
Seçil OĞUZ
İç dökülecek fotoğraflar vardır, yıllanmış eşyalar vardır sahibine dokunur gibi dokunulan, anılar vardır her akla gelişinde aynı yerlere götürür ayakları, aynı sesler duyulur kulaklarda.
Geçmişte ertelenmiş, şimdilerde geç kalınmış keşkeler vardır.
Yarım bırakılmış sözler vardır.
Yürekte demlenmiş, ama sayfalarla buluşmamış saklı şiirler vardır,.
Adı unutulmamış, ama yüzünü görmeyeli yıllar olmuş dostlar vardır,.
Tanıdık parfüm kokuları, kurutulmuş karanfil dalı, baş harfi bir kalbin yanına yazılmış gençlik aşkı, bir gece, ama milyonlarca neden vardır.
Hüzünlenmek için...
Seçil OĞUZ
Yalanını sevdiğim dünya
Yalanını sevdiğim dünya,
Aşkıda kendine benzettin.
Nerde saklı tutarsın,
Yusuf'un son şiirini.
Züleyha nın emanetini.
Seçil Oğuz
Aşkıda kendine benzettin.
Nerde saklı tutarsın,
Yusuf'un son şiirini.
Züleyha nın emanetini.
Seçil Oğuz
Öyle bir gel ki
Denizin kıyıyı sevmesi gibi sevdim seni
Toprağın güneşi sevmesi gibi sevdim seni
El değmemiş çocukların düşleri gibi sevdim seni
Kundaksız mutluluktur seni bekleyişlerim
Öyle bir gel ki
Ömrümün göz kapayışına kadar gitme kal...
Seçil Oğuz
Toprağın güneşi sevmesi gibi sevdim seni
El değmemiş çocukların düşleri gibi sevdim seni
Kundaksız mutluluktur seni bekleyişlerim
Öyle bir gel ki
Ömrümün göz kapayışına kadar gitme kal...
Seçil Oğuz
Ben ve elma ağacı
Dar vakitlerde...
Mayhoş bir özlem.
Tam da dallara serince dokunurken rüzgar,
Elma ağacının kokusunda uyumaya yeltenmişken,
Ensemden yakalıyor beni.
Tütün kokusuna hapis oluyor,
Parmak uçlarım.
Sararmış zamanların, şarabi yaraları kanıyor.
Yerimden ediyor beni,
Pencere önüne dayıyor.
Mevsimim Akdenizken,
Bu sonbahar nerden çıkıyor.
Neyse ki bir Ağustos böceğinin sesi,
Anılarımı kurcalayan eli çekiyor.
Ben ve elma ağacı,
Yeniden dalıyoruz uykuya.
Seçil OĞUZ
Mayhoş bir özlem.
Tam da dallara serince dokunurken rüzgar,
Elma ağacının kokusunda uyumaya yeltenmişken,
Ensemden yakalıyor beni.
Tütün kokusuna hapis oluyor,
Parmak uçlarım.
Sararmış zamanların, şarabi yaraları kanıyor.
Yerimden ediyor beni,
Pencere önüne dayıyor.
Mevsimim Akdenizken,
Bu sonbahar nerden çıkıyor.
Neyse ki bir Ağustos böceğinin sesi,
Anılarımı kurcalayan eli çekiyor.
Ben ve elma ağacı,
Yeniden dalıyoruz uykuya.
Seçil OĞUZ
Ben iflah olmam
Gecenin bir yarısı...
Aralık bırakılmış bir bekleyişten, sızar odaya hüzün.
Geçmeyen bir yaranın, tam ortasında görünür yüzün.
Az önce gülümseyen Ay'a,
Sırt döner düşlerim.
Bulutlar kızgın, yağmurlar başlar.
Senden kalan anılar,
Gözlerimden yağar.
Açılır eski defterler.
Geceye bir not düşer.
Gidenlerin ardından daha da karanlıktır geceler.
İçimde bir sokak hovardası, bağırıp durur.
Uyandırır, uykuya dalmış hayallerimi.
Bu arsız, zamansız uğramaların olmasa,
Ayrılıkla geçinmeyi öğrenmiştim oysa.
Gecenin bir yarısı...
Geldi yine karşıma gözlerin.
Ben iflah olmam.
Seçil OĞUZ
Aralık bırakılmış bir bekleyişten, sızar odaya hüzün.
Geçmeyen bir yaranın, tam ortasında görünür yüzün.
Az önce gülümseyen Ay'a,
Sırt döner düşlerim.
Bulutlar kızgın, yağmurlar başlar.
Senden kalan anılar,
Gözlerimden yağar.
Açılır eski defterler.
Geceye bir not düşer.
Gidenlerin ardından daha da karanlıktır geceler.
İçimde bir sokak hovardası, bağırıp durur.
Uyandırır, uykuya dalmış hayallerimi.
Bu arsız, zamansız uğramaların olmasa,
Ayrılıkla geçinmeyi öğrenmiştim oysa.
Gecenin bir yarısı...
Geldi yine karşıma gözlerin.
Ben iflah olmam.
Seçil OĞUZ
Bir sabah belki
Belki bir sabah,
Alnımı öper bahar gülüşün.
Ellerime dolanır saçlarındaki mavilikler.
O zaman bulutların bağrındaki,
Güvercinler nasılda havalanır.
Seçil Oğuz
Alnımı öper bahar gülüşün.
Ellerime dolanır saçlarındaki mavilikler.
O zaman bulutların bağrındaki,
Güvercinler nasılda havalanır.
Seçil Oğuz
Senden Geriye Kalan...
Yalancı baharın,
Yaban çiçekleriymiş bana getirdiklerin.
Çocukluktan kalma bir alışkanlık,
Kanıyor insan.
Şimdi bir bir terk ediyor, sevinçlerim.
Ben alışık değildim zaten hüzünden başkasına.
Al başını git, gidebildiğin kadar uzağa.
Sevmek için gelseydin,
Ayak üstü durmazdın.
İkindi gölgelerine sırtımızı dayardık.
Bir şarkıyla denizi üzerimize örterdik.
Gittin oysa,
Kaldım mı yine şiirlerle baş başa.
Kalıyor insan, kadim dostu yalnızlığıyla.
Adınla başlayan, yüksek sesli bir yalan...
Senden geriye kalan.
Seyir defterimin ilk sayfasında.
Seçil OĞUZ
Yaban çiçekleriymiş bana getirdiklerin.
Çocukluktan kalma bir alışkanlık,
Kanıyor insan.
Şimdi bir bir terk ediyor, sevinçlerim.
Ben alışık değildim zaten hüzünden başkasına.
Al başını git, gidebildiğin kadar uzağa.
Sevmek için gelseydin,
Ayak üstü durmazdın.
İkindi gölgelerine sırtımızı dayardık.
Bir şarkıyla denizi üzerimize örterdik.
Gittin oysa,
Kaldım mı yine şiirlerle baş başa.
Kalıyor insan, kadim dostu yalnızlığıyla.
Adınla başlayan, yüksek sesli bir yalan...
Senden geriye kalan.
Seyir defterimin ilk sayfasında.
Seçil OĞUZ
sen gidersin şimdi
sen gidersin şimdi
hüzün doğar kentime
yitik düşlerimle kalırım
odama sarılırım
uzun zaman oldu görmemiştim
senden başka hiç bir şeyi
kitap kokularıma kavuşurum
bakarsın bir şiir düşer avuçlarıma
/Seçil Oğuz
hüzün doğar kentime
yitik düşlerimle kalırım
odama sarılırım
uzun zaman oldu görmemiştim
senden başka hiç bir şeyi
kitap kokularıma kavuşurum
bakarsın bir şiir düşer avuçlarıma
/Seçil Oğuz
Senin suçun değil...
Senin suçun değil...
Benim ömrüm hüzne dikmiş gözünü.
Uluk yaralarını sever olmuş.
Senin suçun değil...
Kapıları benim rüzgarlarım kapattı sana.
Aydınlığın, alışık olmadığım kadardı.
Gözlerinde, alışık olmadığım kadardı.
Şimdi pazen çarşaflarda gözyaşlarım.
Ayak basılmayan evimde hıçkırıklarım.
Masamda, yazıp göndermeye cesaret edemediğim mektuplarım.
Dönersin belki diye göndermiyorum.
Senin suçun değil...
Seçil OĞUZ
Benim ömrüm hüzne dikmiş gözünü.
Uluk yaralarını sever olmuş.
Senin suçun değil...
Kapıları benim rüzgarlarım kapattı sana.
Aydınlığın, alışık olmadığım kadardı.
Gözlerinde, alışık olmadığım kadardı.
Şimdi pazen çarşaflarda gözyaşlarım.
Ayak basılmayan evimde hıçkırıklarım.
Masamda, yazıp göndermeye cesaret edemediğim mektuplarım.
Dönersin belki diye göndermiyorum.
Senin suçun değil...
Seçil OĞUZ
şair
mısraların arasında ara şairi
bir şiirin en kuytusunda bir gölgedir o
yüzünden çok sesi duyulur
Seçil OĞUZ
bir şiirin en kuytusunda bir gölgedir o
yüzünden çok sesi duyulur
Seçil OĞUZ
Gökyüzüm
Yüzünü anlatacak bir kelime bulamadım soranlara,
tuttum gökyüzünü gösterdim...
Nereye gitsem, başımın üzerinde gezen gökyüzümsün benim...
Seçil Oğuz
tuttum gökyüzünü gösterdim...
Nereye gitsem, başımın üzerinde gezen gökyüzümsün benim...
Seçil Oğuz
Sonbahar
Önce aşık olup kapılarda bekleyeceğiz,
sonra kapı arkalarında akacak göz yaşları...
Bize kalan bir kaç anı,
Uzun bir ayrılık şiiri olacak.
Kuşları dahil edeceğiz bu şiire
Bir de suçlayacağız,
derdi yapraklarla olan sonbaharı...
Seçil Oğuz
sonra kapı arkalarında akacak göz yaşları...
Bize kalan bir kaç anı,
Uzun bir ayrılık şiiri olacak.
Kuşları dahil edeceğiz bu şiire
Bir de suçlayacağız,
derdi yapraklarla olan sonbaharı...
Seçil Oğuz
Hayat...
Hayat;
Kokusuz sohbetler
Izinsiz izler
Isimsiz düşler
Buruk bekleyişler
Kırgın ümitler
Asılsız muhabbetler için;
fazla kısa
Hayat;
Güneşli düşler
Gülen gözler
Sarılan muhabbetler
Baharlı ümitler
Sevinçli kavuşmalarla
Daha uzun daha güzel daha manalı
Seçil Oğuz
Kokusuz sohbetler
Izinsiz izler
Isimsiz düşler
Buruk bekleyişler
Kırgın ümitler
Asılsız muhabbetler için;
fazla kısa
Hayat;
Güneşli düşler
Gülen gözler
Sarılan muhabbetler
Baharlı ümitler
Sevinçli kavuşmalarla
Daha uzun daha güzel daha manalı
Seçil Oğuz
Özleyince bir kadın, bir adamı
Özleyince bir kadın, bir adamı
Ya da bir adam bir kadını
Özlem işte fark etmez ki cinsiyeti
Acı bir yel dağıtır hem adamı hem kadını
İç çekişi başlar zamanın
Mazi ayaklanır, dili çözülür anıların
Dost ağzındaki teselliler bile ağlamaklıdır
Vuslat yoksa özlemin ardında
Yürek bir orman yangınının ortasındadır
Özleyince bir kadın, bir adamı
Ya da bir adam bir kadını
Vuslat yoksa özlemin ardı sıra
Hazırlan gönül sonbaharlara
Seçil Oğuz
Ya da bir adam bir kadını
Özlem işte fark etmez ki cinsiyeti
Acı bir yel dağıtır hem adamı hem kadını
İç çekişi başlar zamanın
Mazi ayaklanır, dili çözülür anıların
Dost ağzındaki teselliler bile ağlamaklıdır
Vuslat yoksa özlemin ardında
Yürek bir orman yangınının ortasındadır
Özleyince bir kadın, bir adamı
Ya da bir adam bir kadını
Vuslat yoksa özlemin ardı sıra
Hazırlan gönül sonbaharlara
Seçil Oğuz
çocuk gülüşü
Çocukları gülümserken görmüşsem,
İşte o zaman aydın bir sabah yanaşır pencereme.
İşte o zaman sarar beni yeni umutlar.
Uyanır uykusundan Dünya,
Çocuk gülüşü, en güzel şiiri yazar mavi ufuklara...
/Seçil Oğuz/
İşte o zaman aydın bir sabah yanaşır pencereme.
İşte o zaman sarar beni yeni umutlar.
Uyanır uykusundan Dünya,
Çocuk gülüşü, en güzel şiiri yazar mavi ufuklara...
/Seçil Oğuz/
Ben seni sevmediğim zaman
Ben seni sevmediğim zaman,
Şehrin gürültüsü dolar kulaklarıma.
Başımda geçmeyen bir ağrı,
İki kaşım daima çatık,
Aksi biri olurum.
Yolu düşüpte, bir sevinç uğrasa bana,
Üzerinde eğreti durur ömrümün.
Lal kesilmiş uzaklıkta kalır,
Çocukluğumda bir kenara koyduğum umutlar.
Esmerliğin değmese, günlerimin tenine.
Kirpiklerinde, yakalamasam yıldızları,
Kör karanlıklarda rezil olurum.
Gölgemden korkarım, ben seni sevmediğim zaman.
Gözlerimde, eksilmeyen bir yangın,
Turuncu bakışlarını, göstermez baharın.
Adımı unutur meltemler,
Denizler ödünç vermez kokusunu.
Yavuz' un kılıcı değmişcesine,
Kesilir şafaklardan beklediğim ümitlerim.
Üzümler tadını değirmez dilime,
Ne tat kalır ne tuz,
Ne soframda sıcak ekmek kokuları.
Ben seni sevmediğim zaman,
Boşalır huzurumun tüm odaları.
Seçil Oğuz
Şehrin gürültüsü dolar kulaklarıma.
Başımda geçmeyen bir ağrı,
İki kaşım daima çatık,
Aksi biri olurum.
Yolu düşüpte, bir sevinç uğrasa bana,
Üzerinde eğreti durur ömrümün.
Lal kesilmiş uzaklıkta kalır,
Çocukluğumda bir kenara koyduğum umutlar.
Esmerliğin değmese, günlerimin tenine.
Kirpiklerinde, yakalamasam yıldızları,
Kör karanlıklarda rezil olurum.
Gölgemden korkarım, ben seni sevmediğim zaman.
Gözlerimde, eksilmeyen bir yangın,
Turuncu bakışlarını, göstermez baharın.
Adımı unutur meltemler,
Denizler ödünç vermez kokusunu.
Yavuz' un kılıcı değmişcesine,
Kesilir şafaklardan beklediğim ümitlerim.
Üzümler tadını değirmez dilime,
Ne tat kalır ne tuz,
Ne soframda sıcak ekmek kokuları.
Ben seni sevmediğim zaman,
Boşalır huzurumun tüm odaları.
Seçil Oğuz
Gülme öyle güzel
Göğe yanağını değirmiş güneşi utandırma,
Kuşları mahçup etme,
Seçil Oğuz
Kuşları mahçup etme,
Seçil Oğuz
umut...
Gazete kağıdına saklı sarhoşluğum
Karanlık kaldırımlarda
Seni arıyor
Anılara tutunarak buluyorum evin yolunu
Annem çoktan uyumuş oluyor
Volta atıyorum elim yüreğimde daracık odamda
Gecenin nüfus sayımı başlıyor
Tüm hüzünler ayakta
Gülüşün çınlıyor, pencereme dayanan dalga sesleri arasında
Bir şarkı dinliyorum yaram azıyor
Kulağım kapıda
Ben umuyorum yabancılık çekip yeniden döneceksin buralara
Umudumu boşa çıkarma
Yakamoz renkli bir gecede
Aşkın yüzünden düşen bin parça
Elden saklı gözyaşlarım ayyuka çıkıyor
Son siğara dumanında
Dört yanımı karanlık sarıyor
Ay ışığı nafile
Biliyorum havası suyu yaramayacak
Yarın döneceksin buralara
Seçil Oğuz
Karanlık kaldırımlarda
Seni arıyor
Anılara tutunarak buluyorum evin yolunu
Annem çoktan uyumuş oluyor
Volta atıyorum elim yüreğimde daracık odamda
Gecenin nüfus sayımı başlıyor
Tüm hüzünler ayakta
Gülüşün çınlıyor, pencereme dayanan dalga sesleri arasında
Bir şarkı dinliyorum yaram azıyor
Kulağım kapıda
Ben umuyorum yabancılık çekip yeniden döneceksin buralara
Umudumu boşa çıkarma
Yakamoz renkli bir gecede
Aşkın yüzünden düşen bin parça
Elden saklı gözyaşlarım ayyuka çıkıyor
Son siğara dumanında
Dört yanımı karanlık sarıyor
Ay ışığı nafile
Biliyorum havası suyu yaramayacak
Yarın döneceksin buralara
Seçil Oğuz
Gün aydınımsın
Ben seni sevmeye koyulurken,
Göz açar açmaz,
Esnaflar kepenklerini açmamıştır henüz,
Deniz’de gemiler yol almamıştır,
Dalgalar kıyıyı öpmemiştir,
Çocuklar oyunlarına dalmamıştır,
Ay gökyüzünden çekip gitmemiştir,
Sen, gözlerini açarsın
Aydınlıklar içinde kalırım
Sen hayata gün aydınımsın
Mutlu yanımsın, umutlarımsın
Perdelerim maviliklere uçuşur
Ayak seslerinle
Yanımda hissedince nefesini
Taze yaşam kokusu siner tenime
Güllere su verir gülüşün
Güller açar yüzümde
Sen hayata günaydınımsın
Seçil Oğuz
Göz açar açmaz,
Esnaflar kepenklerini açmamıştır henüz,
Deniz’de gemiler yol almamıştır,
Dalgalar kıyıyı öpmemiştir,
Çocuklar oyunlarına dalmamıştır,
Ay gökyüzünden çekip gitmemiştir,
Sen, gözlerini açarsın
Aydınlıklar içinde kalırım
Sen hayata gün aydınımsın
Mutlu yanımsın, umutlarımsın
Perdelerim maviliklere uçuşur
Ayak seslerinle
Yanımda hissedince nefesini
Taze yaşam kokusu siner tenime
Güllere su verir gülüşün
Güller açar yüzümde
Sen hayata günaydınımsın
Seçil Oğuz
SENEDE BİR GÜN
Kederli bir akşam oturmuş gözlerime
Avuçlarımda, sır gibi saklı bir deniz kokusu, saçlarından sinen.
Sesinden uçuşan, alacalı kuşları duyar gibi olunca,
Vurgun yemiş dallarım şenleniyor.
Muhabbetim oluyor hayalin.
Uykuları terk eyledim,
Ranzamda asılı bir yüz,
Alnımda ay ışığı bir sevda yazısı yüzünden.
Sabaha birlikte kavuşuyoruz.
Şehire küskünlüğümü unutuyorum.
Kalkıyor gözlerimden kederli akşamlar.
Kardelen yüzlü çocuklar, gülümsüyorlar.
Miskin kediler bile sokaklarda mutlu.
Derman buluyor, kırgın geçmişim.
Meydanda kalabalıklar arasında,
Tüm yüzler sen oluyor.
Tüm sesler sana ait.
Sıcak bir gevreğin kokusunda,
Demli bir çayın tadında,
Seni buluyorum.
Yüzüme çarptığım şehrin suyunda,
Caddelerin yılgın kaldırımlarında,
Seni görüyorum.
Özlem sıklıkla yoklamakta sabrımı.
Aklım gel-git lerde mahsur.
An gelip, ellerini çekince canım.
O vakit yok oluyorum.
Dalganıyor içimdeki umman,
Ölü balıklar vuruyor kıyılarıma.
Ay saklıyor kendini benden.
Evlerin ışıkları sönüyor,
Kapı komşum oluyor, hüzün sesli yalnızlık.
Yitiriyorum ümitlerimin anahtarlarını,
Anılardan bahsedip, cambazlık yapıyor gecenin yarısı.
Ve ben elleri boş asık suratlı zaman dilencisi.
Durdurabilmek ne mümkün ayaklarımı,
Sana çıkıp geliyorum.
Vakitsiz, valizsiz ev halimle.
Senede bir gün görebilmek seni,
Anadan üryan bir mutluluk gibi.
Şafakların kalbime hükmü gibi,
Bir seher yelinin dokunuşu gibi,
Senede bir gün sarılabilmek sana,
Bir hastanın şifa yalvarışı gibi,
Sonrasında gözlerimi kapasa hayatın esmer eli.
Gözüm açık gitmez.
Senede bir gün görsem bile seni.
Seçil Oğuz
Avuçlarımda, sır gibi saklı bir deniz kokusu, saçlarından sinen.
Sesinden uçuşan, alacalı kuşları duyar gibi olunca,
Vurgun yemiş dallarım şenleniyor.
Muhabbetim oluyor hayalin.
Uykuları terk eyledim,
Ranzamda asılı bir yüz,
Alnımda ay ışığı bir sevda yazısı yüzünden.
Sabaha birlikte kavuşuyoruz.
Şehire küskünlüğümü unutuyorum.
Kalkıyor gözlerimden kederli akşamlar.
Kardelen yüzlü çocuklar, gülümsüyorlar.
Miskin kediler bile sokaklarda mutlu.
Derman buluyor, kırgın geçmişim.
Meydanda kalabalıklar arasında,
Tüm yüzler sen oluyor.
Tüm sesler sana ait.
Sıcak bir gevreğin kokusunda,
Demli bir çayın tadında,
Seni buluyorum.
Yüzüme çarptığım şehrin suyunda,
Caddelerin yılgın kaldırımlarında,
Seni görüyorum.
Özlem sıklıkla yoklamakta sabrımı.
Aklım gel-git lerde mahsur.
An gelip, ellerini çekince canım.
O vakit yok oluyorum.
Dalganıyor içimdeki umman,
Ölü balıklar vuruyor kıyılarıma.
Ay saklıyor kendini benden.
Evlerin ışıkları sönüyor,
Kapı komşum oluyor, hüzün sesli yalnızlık.
Yitiriyorum ümitlerimin anahtarlarını,
Anılardan bahsedip, cambazlık yapıyor gecenin yarısı.
Ve ben elleri boş asık suratlı zaman dilencisi.
Durdurabilmek ne mümkün ayaklarımı,
Sana çıkıp geliyorum.
Vakitsiz, valizsiz ev halimle.
Senede bir gün görebilmek seni,
Anadan üryan bir mutluluk gibi.
Şafakların kalbime hükmü gibi,
Bir seher yelinin dokunuşu gibi,
Senede bir gün sarılabilmek sana,
Bir hastanın şifa yalvarışı gibi,
Sonrasında gözlerimi kapasa hayatın esmer eli.
Gözüm açık gitmez.
Senede bir gün görsem bile seni.
Seçil Oğuz
Gözlerin
Gecenin karanlığını aralarken gözlerin,
Yol kenarı sevinçlerim kalabalıklara,
Bakışların kanıma karışıyor.
İnce bir ayrıntı oluyor hüzünlerim,
Gözlerinden okuduğum mavi mektuplarla,
Zarif bir güzelliğe teslim olurken hayatım,
O bakışlar, bu yaşam öyküsünün kahramanı oluyor.
Seçil OĞUZ
Yol kenarı sevinçlerim kalabalıklara,
Bakışların kanıma karışıyor.
İnce bir ayrıntı oluyor hüzünlerim,
Gözlerinden okuduğum mavi mektuplarla,
Zarif bir güzelliğe teslim olurken hayatım,
O bakışlar, bu yaşam öyküsünün kahramanı oluyor.
Seçil OĞUZ
Vazgeçiyorum
Şiirin güzelliğini, defalarca anlatır gibiydi bakışların.
Yazabilirdim, gözlerini anlatan yüzlerce satır.
Eksik kalırdı ve heceler düşerdi,
Korktum yazamadım.
Baktım öylece...
Aşkın suretini görüyordum.
Karşımdan geçen vapurların seslerini,
Yanı başıma konan serçenin neşesini duymuyordum.
Onlarca adımlar atılıyordu,
Belki de ayaklarıma,basılıyordu.
Hissetmiyor, görmüyordum.
Bir rüyaydın mutlaka,
Uyandıracaktı kızgın bulutların gürültüsü az sonra.
Gitmiş olacaktın çoktan.
Ararken seni ,
Ayakları kayan çocukların sakarlığında,
Bulamayacaktım muhtemelen.
Ortalık kararmış olacaktı.
Öyle bir iz bıraktın ki, bana.
Alışık olmadığım, dalgın bakışlar yerleşti gözbebeklerimin coğrafyasına.
Nereye baksam, seni görüyorum.
Nefes kadar yakınsın bana.
Uzansam, tutacakmışım gibi ellerini.
Farkına varınca yokluğunun,
Bir fırtına alabora ediyor yüreğimi.
Yazabilirim onlarca şiir yokluğuna.
Korkuyorum,
Kavuşamayanların şiirleri,
Yetim bir çocuğu andırır,
Vazgeçiyorum.
Seçil OĞUZ
Yazabilirdim, gözlerini anlatan yüzlerce satır.
Eksik kalırdı ve heceler düşerdi,
Korktum yazamadım.
Baktım öylece...
Aşkın suretini görüyordum.
Karşımdan geçen vapurların seslerini,
Yanı başıma konan serçenin neşesini duymuyordum.
Onlarca adımlar atılıyordu,
Belki de ayaklarıma,basılıyordu.
Hissetmiyor, görmüyordum.
Bir rüyaydın mutlaka,
Uyandıracaktı kızgın bulutların gürültüsü az sonra.
Gitmiş olacaktın çoktan.
Ararken seni ,
Ayakları kayan çocukların sakarlığında,
Bulamayacaktım muhtemelen.
Ortalık kararmış olacaktı.
Öyle bir iz bıraktın ki, bana.
Alışık olmadığım, dalgın bakışlar yerleşti gözbebeklerimin coğrafyasına.
Nereye baksam, seni görüyorum.
Nefes kadar yakınsın bana.
Uzansam, tutacakmışım gibi ellerini.
Farkına varınca yokluğunun,
Bir fırtına alabora ediyor yüreğimi.
Yazabilirim onlarca şiir yokluğuna.
Korkuyorum,
Kavuşamayanların şiirleri,
Yetim bir çocuğu andırır,
Vazgeçiyorum.
Seçil OĞUZ
Eski Günler
Kolonya kokulu hoş geldinlerimizle nerede vedalaştık.
Uğurlarken sevdiklerimizi ardından döktüğümüz özlemle karışık sular neden şimdi bulanık.
Pencere önü muhabetlerimize siyah perdeler çekeli epey zaman oldu.
En güzel batıl inançtı aynanın aydınlık yarattığına inanılması ve sevgiliye senden daha güzel bir hediye veremem demekti...
Ne ara dev aynalarında görür olduk kendimizi ve ondan cam gibi kırdık en sevdiklerimizi.
Yağmur sonrası eski toprak kokuları da terk edip gideli bahçelerde gülüşmüyor elma ağaçları ve kokusunu paylaşmıyor baharlar.
Ya çocuklar hep mutsuz hep kaygılı.
Eski pazarların çay kokuları, avlu önü sohbetleri hangi incir ağaçlarının altında kaldı.
Seçil OĞUZ
Uğurlarken sevdiklerimizi ardından döktüğümüz özlemle karışık sular neden şimdi bulanık.
Pencere önü muhabetlerimize siyah perdeler çekeli epey zaman oldu.
En güzel batıl inançtı aynanın aydınlık yarattığına inanılması ve sevgiliye senden daha güzel bir hediye veremem demekti...
Ne ara dev aynalarında görür olduk kendimizi ve ondan cam gibi kırdık en sevdiklerimizi.
Yağmur sonrası eski toprak kokuları da terk edip gideli bahçelerde gülüşmüyor elma ağaçları ve kokusunu paylaşmıyor baharlar.
Ya çocuklar hep mutsuz hep kaygılı.
Eski pazarların çay kokuları, avlu önü sohbetleri hangi incir ağaçlarının altında kaldı.
Seçil OĞUZ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)